Red (2008) – Durduğun an, işte o an, kaybettiğin andır

redposter
Red, 2008 yapımı bir Trygve Allister Diesen ve Lucky McKee filmidir. Bir adamın köpeği ile olan ilişkisini konu alır. Fakat bu ilişki öyle bildiğimiz bir ilişki değildir.

Şunları bilmemiz bu yeterli olacaktır sanırım. Filme ismini veren bir köpektir. Sahibi gibi hayat yorgunu olan Red 14 yaşındadır. Avery Ludlow (Brian Cox) ise  kendi soyadı ile işlettiği marketin sahibidir. Birgün havaların ısınmasıyla birlikte balık avına gider. Bir müddet sonra yanlarına üç genç yanaşır. Ludlow uzaktan seslerini duyduğu bu gençler için “çaylaklar” kelimesini kullanır. Filmi izledikçe çaylaklığın boyutlarını görmek bize kalır.

Bundan sonra gelişen olaylar biraz can sıkıcı maalesef. Bu öyle eğlenceli ya da insanın içini ısıtacak türden bir film değil. Çarpıcı olduğu kadar gerçekçi bir film aynı zamanda, boş vaatler verip izleyiciyi başka yerlere götürmeden kendisini anlatmaya başlıyor. Özellikle insan hayvan ilişkisine değindiği gibi anne baba, arkadaş, dost düşman ilişkilerini de akıcı bir üslupla irdeliyor.

Ben kendi adıma filmden fazlaca etkilendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle köpekler karşı ayrı bir sevgi beslememin buna etkisi olmuş olabilir. Değil köpek, insanların hiçbir hayvana acı çektirmesini hoş karşılayabilecek bir insan değilim. Ayrıca filmde dikkat çekildiği gibi hayvanların hukukta “mal” olarak görülmesi son derece rahatsız edici bir gerçektir.
red02_resize1
Hikayenin tutarlı ve kurgusunun yerinde olduğuna kanaat getirdim. Bu filmi özellikle yazmak istedim çünkü yozlaşan bu dünyada, günümüzde değil hayvan, insanların bozuk para gibi harcandığı bir zamanda, bizlere basit ve açık dersler veriyor. Yine filmde geçen repliklerden dikkatimi çekenlerden bazılarını Ufak Notlar bölümünden okuyabilirsiniz.

Filmde güzel olan bir başka nokta ise uyumluluktur. Mekanlar, oyuncular ve müziklerin iç içe ayrılmaz bir bütün göründüğünü söylemekte fayda var. Özellikle McCormack ailesini her ferdi mükemmel oturmuş. Danny (Noel Fisher) i uzaktan görseniz sorun çıkaracağını anlayabilirsiniz. Michael McCormack (Tom Sizemore) yine kilit bir karakter diye düşünüyorum. Bir ailenin içyapısına da kısa bir bakış atabiliyoruz. Yine dengesizlik ve başıbozukluğun nerelerden geldiğini görebiliyoruz.

Film canınızı sıkabilir bunu tekrar söylüyorum ama bana göre kesinlikle izlemeye değer. Ben bir bütün olarak beğendiğim.
1858
Ufak Notlar (spoiler içerir!):

- Öncelikle Ludlow’konuşmasında önemli bulduğum iki repliği vereyim.
(bar sahnesi, Carrie Donnel (Kim Dickens) ile Ludlow arasında geçer)

Ludlow: Savaşta tek şey öğrendim. Tüm benliğinle mücadele etmelisin. Eline geçen her fırsatı değerlendirmeli ve asla durmamalısın. Durduğun an, işte o an, kaybettiğin andır.

(mülke izinsiz girme sahnesi, Michael McCormack ailesi ve Ludlow arasında geçer)

Ludlow: Bazen bir şeyleri anlamak için ilk elden görmek gerekir. Görürsün, tadına bakarsın, dokunursun. İşte o zaman anlarsın.

- Brian Cox’un oyunculuğa şapka çıkarıyorum. Mükemmel bir iş çıkarmış. Bizlere “adam gibi” adam nasıl olur gösteriyor. Tüm yaşadıklarına rağmen nezaketi ve sabrı elden bırakmıyor. Karşı taraf onun yaşadığını anlasın, hissetsin diye elinden geleni yapıyor. Her şeyden önemlisi insanlığını asla yitirmiyor.

- Film, 2008 Sundance Film Festivalinde En İyi Erkek oyuncu ödülünü almış. Yukarıda da dediğim gibi Ludlow karakterinin kalitesi göze batar nitelikte zaten. Ödül vermeseler ayıp ederlerdi.

- Teknik anlamda bir sinema filminin sahip olması gereken tüm özellikler bu filmde var neredeyse, ana hikaye, ana hikayeye bağlı olan yan hikaye, sonradan anlam kazanacak bazı ip uçlarının önceden gösterilmesi bunlara dahil. Tüm bunlar senaristlerin işlerinde ne kadar iyi olduklarının göstergesi. Aşağıda bu duruma iki örnek veriyorum.

- 25’50” de gösterilen kapıdaki izleri biraz tuhaf bulmuştum. Bir köpek kapıyı açmak için bu tip izler yapabilir fakat izlerin derinlikleri “hayati bir olayı” anlatır gibi geldi. Bu olaya dikkat eden birisi olarak daha sonra soruyu filmden çıkardığım gibi cevabı da filmden çıkarmam beni memnun etti.

-24’20” de gösterilen kerosen tenekelerinin de bir gösterilme sebebi var. Yine izlerken bunlar da dikkatimi çekmişti. Öyle fazla göze batar bir görüntü yok ama kapı tokmağı olayı gibi bunun cevabını da aldım, bunlar basit ama önemli detaylar diye düşünüyorum.

- Amerika’nın kuruluşundan beri ileri gelen silah hastalığının yan etkileri de açıkça ortaya serilmiş.

- Son olarak, filmin doğru düzgün tanıtımı yapılamamış, arasanız fotoğrafı bile çıkmıyor, fotoğrafını bırakın film hakkında bilgi bulmak bile güç. Ne biçim iştir anlamadım. Anlam da veremeyeceğim.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>