Çocukken deli gibi izlerdik. Zamanında çocuk olmuş (?) herkes anlayacak söylemek istediğimi eminim. Çizgi filmleri güzeldi büyülerdi beni adeta, hayalimde canlanırlardı, izlemeyi çok severdim. O dönem yine Ninja Kaplumbağalar vardı bilirsiniz fakat Transformers’ın yeri benim için hep ayrı olmuştur.
Yine süper kahraman filmlerinin adeta türediği bir dönemde bu neslin başaralı üyelerinden biri diyebilirim bu sinema uyarlaması için. Özellikle Michael Bay’in yonetimine hayran kaldım.
Filmde ayrıca Stephen Spielberg’in parmağı olduğunu söylemekte fayda var. İyi hafızalar bu katkının etkileri rahatlıkla ayırt edebilecektir. Çatışma sahneleri, savaş sahneleri ve fizik olgusu filmde çok mantıklı.
Biliyorsunuz tonlarca ağırlıktaki robotların savaştığı bir filmde fizik iyi değilse o film rezil olacaktır. Bu film için yerçekimi ivmesi 9.81 m/s2 ve bildiğimiz dünya koşulları aktif. Etkileri ve etkileşimleri gözlemlediğimiz saheler birbiri ile örtüşür niteliğe sahip olmakla birlikte film izlemem esnasında “vay anasını!” gibi cümleler kurmama neden olmuştur.
Bir Autobotun bile yeri çok önemli olup zaman geldiğinde onun için üzülebileceksiniz. Görsel efektlere şapka çıkarıyorum kalitesi yoğunluğu ve kullanımının yerindeliği geçer not aldı benden. Optimus Prime’ın girişte ve filmin çıkışında yapmış olduğu konuşmalar da hayli etkileyici olup robotların seslendirmeleri oldukça başarılı. Bu film görsel bir film olduğu için burada oturup olanı biteni, çatışmaları sahneleri anlatmam mantıksız olur. Bunun ötesinde birşeyler anlatmayı da uygun görmüyorum. Bizzat sizin deneyim etmeniz gerekiyor, masraftan kaçınılmamış bir film olduğu kesin. Yine aynı şekilde çok emek harcanmış olduğunu düşünüyorum.
Netice olarak çok fazla söze gerek yok diyorum, alın izleyin diyorum çünkü anlatabileceğim çok birşey yok malesef. Yazımın sonuna doğru bile olsa durumu özetlemem gerekirse şöyle söyleyebilirim. Dünyada olmaması gereken birşey dünyaya gelir. Yıllarca insanlar onun varlığından habersiz yaşar. Bir kaptan bulunmaması gereken şeyi bulur ve onun yeri gözlüğünün camına işaretlenir. Sonrasında ise kaptanın neslinden olan esas çocuk bahsi geçen gözlüğü ebay aracılığı ile satmaya çalışırken iyi ve kötü robotlar tarafından tesbit edilir. Sonrasında ise bolca aksiyon ve bu tarz filmleri sevenler için görsel yanarlı dönerli şölen var:) .
Holywood tipi aksiyon filmlerinde belli klişeler bulunur. İşte soytarılık yapan bir karakter veya esas oğlan ve esas kız arasında gelişen elektriklenme vs. gibi. Sanırım Michael Bay bu klişelere en sadık Holywood yönetmenidir diyebilirim. Adamın bir filmi yok ki, “Ehehe hey adamım eheheh” diye ortada gezinip soytarılık yapan veya film ilerledikçe anlamsızca birbirlerine yakınlaşan çiftler olmasın. Ancak Transformers’da bu olayı iyice abartmış. İspanyolca konuşan Kosta Rikalılara “Man, speak in English” denmesi falan güzeldi eyvallah ama siyah bilgisayarcı çocuk, ajan tripleri yapan komik donlu eleman nedir? Elbette Michael Bay’dan bir the Dark Knight beklemiyorum ama Recep İvedik tarzı espri anlayışına ne gerek var? Üstelik Bay komiklik yaptıracam diye anlı şanlı Optimus Prime’ın karizmasını çizdirmeye ne gerek vardı? (Köpeğin ayağına işediği miydi yoksa çeşmeyi yıkan mıydı hatırlıyamadım.)
Filmin ikinci büyük eksisi Shia Labeouf dangalağını içermesi. Gerçi bu adamı sevmemin nedeni son Indiana Jones’da oynaması ama olsun. Komiklik olsun diye girdiği şaklabanlıklardan tiksindim. Sevmiyorum seni sütoğlan. Ayrıca Michael abi, okulun en seksi ponpon kızına aşık olan ezik çocuk olayı baydı biliyorsun di mi? Yeter yapmayın artık.
Filmin artıları milyon dolarlar saçarak hazırlanmış özel efektler, birbirinden güzel aksiyon sahneleri ve Megan Fox’dur. Ha bugün Michael Bay, Amerikanın Tayfun Güneyer’i olmadıysa bunun nedeni aksiyon olayını iyi kıvırmasıdır. Ondan yapımcı “Hacı 500 milyon dolarlık projemiz var, gel çek.” diyebiliyor.
Efendim uzatmayalım aksiyonuyla, efektiyle, ne kadarı efekt ne kadarı gerçek bilemediğim Megan Fox’u ile Transformers izlenebilir çerezlik bir filmidir. “Ben kafa yormadan izliyeceğim, en salak esprilere bile gülebileceğim bir film arıyorum.” diyorsanız Transformers size göredir. Benim notum 10 üzerinden 5,5′dur. Bir amerikalı olsam bu filme yorumum “Lameeeee!” olurdu. Ayrıca ikincisi çekiliyormuş bu da dip not olsun.
Not: Michael Bay ve Shia Labeouf’a kıl kapmam, Transformerscı değil Voltorncu olmamın yorumuma pek az etkisi olmuştur. Pek pek az…
Has Transformers’cı olarak cevap vereyim o zaman. Söylediklerinin tamamına katılıyorum. Micheal Bay’in filmi çecekeğini öğrendiğimde beklentilerimi bende yerle yeksan eylemiştim zaten
. Adam gişe filmi çekmekte usta ve bu filmlerde genel olarak senaryo ne kadar güzel olsa da kendi klişelerini filme sokup filmi batırmaya bayılıyor. Kendisi ile yarışabilecek biri daha varsa o da Roland Emmerich’dir
.
Madem Shia Labeouf’u sevmiyorsun sana bir kötü haber vereyim, kendisi artık resmi olarak Spielberg’in parlak çocuğu. Artık her Spielberg prodüksiyonunda görmemiz olası. Bu kankalaşmanın sebebi de Transformers, filmden sonra ikili, Indiana Jones’ta ve Eagle Eye’da da çalıştı. Devamı da yakındır
.
Transformers konusundan süper bir şey beklemiyordum sonuçta ama benim için de hayal kırıklığı olmuştu. Yuvarlak hesap 5 veriyorum ben de filme.
Roland Emmerich’den de bahsedecektim ama unutmuşum iyi hatırlattın.
Michael Bay ile Emmerich arasındaki sanırım tek fark Michael Bay bir iki bina, birkaç araç patlatırken, Roland Emmerich Dünya’nın birkaç yüz hektarlık alanından az bölgeyi yok etmeden rahat edememesi. Yolda görsem “Ne garezin var lan?” diye sorarım sanırım. 2012 isimli yeni filmi pek yakında geliyor. Fragmanında meymenet yok ehe.
http://www.dailymotion.com/video/x7eba7
2012 hakkaten komikmiş, yeni bir saçmalık daha kapımızda. Nasıl özel efekt kullanırız derken bilimsel açıdan saçmalık üretmeyi kendisine görev biliyor Emmerich. Himalayaları aşan bir sel, hayatta aklıma gelmezdi. Adam her filmde dozunu arttırıyor, yakında dünyaya yapabileceklerinin sonu gelecek
.