Mad Max (1979) – Kötü film yapma rehberi

Mad Max, Avusturalya’da çekilmiş Mel Gibson’ı ünlü eden, arada sırada televizyonda kaçıncısına denk geldiğimizi sallamadan izlediğimiz bir film. Peki bu film hem kıyamet sonrası türünde anılmayı hem de övgüleri hakediyor mu? Hangi aklı eksik övgüde bulunuyorsa bilemiyorum fakat oldukça başarısız bir film olduğunu söylerek başlamayı tercih ederim.

Öncelikle film, yakın bir gelecekte nasıl olmuşsa bir şekilde kıyamet sonrası adaletin yokolduğu bir düzeni tasvir ediyor. Tasvir ediyor dediysekte, yönetmenin ne anlattığından pek haberi yok. Benzin stoklarının kısıtlı olduğunu anlıyoruz. O zaman benzin çalıp otobanda gezerek çarçur eden motorsikletli denyoların imparatorluk kurması nasıl tutarlı oluyor, henüz ona karar verilememiş. Benzin stoklarında bir sorun yoksa bu safsata ne diye, böyle bir senaryonun gelişmesi için hiçbir geriplan bilgisi yok. Bu senaryoya anti-ütopya demek bile bu kadar köklü bir türe hakaret olur. Bir yanda Brazil, 1984, Cesur Yeni Dünya dururken aynı kefeye bu filmi koymak garip geliyor. Filmi ancak John Carpentervari B Filmler ile aynı kategoriye koymak mantıklı, özellikle Assault on Precinct 13 bunlara en güzel örnek. Tabi filmin biraz da anti-ütopyaymış gibi ciddiye alınıyor olması B Filmi bayağılığından keyif almayı son raddede engelliyor.

Filmin senaryo açısından B Filmi bayağılığı da mevcut, intikam almaya kalkan adam teması gazlanıyor. Ama sorarım karısını öldürtmeye çalışan bir adamın intikam alması ne kadar mantıklıdır :) ? Max öncelikle karısını tek başına dondurma almaya gönderiyor, orada karısı bir saldırıya uğruyor. Ardından sığındıkları evde ıssız ormanın içinden sahile tek başına gitmesine izin veriyor, karısı dönerken gene saldırıya uğruyor. Kadın bundan da kurtulduktan sonra eve geldiğinde Max karısının yanında durup korumak yerine, ormana saldıranları bulmaya gidiyor. Tabi o gittiğinde de saldırgan çete karısına ulaşmış oluyor. Ardından karısını ve çocuğunu öldüren çeteyi intikam ateşiyle anında yokeden Max’in bunun için harcadığı eforun anlamsız derecede küçük olması, bunu da sol dizinden vurulmuş ve sağ kolundan motorsiklet geçmişken yapması oldukça absürd. Bu kadar dandirik bir çeteyle başa çıkamayan devlete koyayım afedersiniz, o değil buna film çeken mantığa koyayım. On beş dakikada bitecek filmi iki saatlik motor sesi seremonisine çevirmek nasıl mantıklı gelmiş merak konusu…

Filmin tekniği de “B Film de B film” diye kıvranıyor. Müzik kullanımı, müziksiz filmler istemenize sebep oluyor. Hiçbir gerilim anı, sahne başlamadan 20 saniye önce giren gerilim müziği yüzünden gerici olmuyor. Konuşmaların ardına konmuş olan müziklerin anlamsız ve gereğinden fazla yüksek seste olması da cabası. Sahneler ise komiklik derecesinde sınır tanımıyor, kabustan uyanan Max sahnesi ya da Max’in yanmış iş ortağını gördüğü sahne başlı başına birer kabus.

Kısaca demek istediğim, bu filmi hala anti-ütopya kategorisine koyanlar tekrar tekrar kitaplarını filmlerini karıştırmalı. B Filmi olmayı da kabullenemeyen film, keşke B Filmi olmayı becerebilseymiş. B-(B Eksi) Filmi belki doğru tanım olabilir.

Mad Max (1979) – Kötü film yapma rehberi” üzerine 7 düşünce

  1. ma bilgisine sahip biri gibi görünüyorsunuz; saygım sonsuz.. fakat, mad max serisini bu kadar aşağılamanız beni üzdü.. seneryo gelişimi, konu, müzik falan hakkında söylediklerinizi ancak okuyabilirim, sizin kadar eleştirel bir bilgiye sahip dğilim.. fakat yine de söylemek zorundayım, mad max serilerinin ayrı bir tadı vardır. gerçekçi bir ütopyaya sahip değildir, tama ama belirli bir zamandan önce çevrilmiş çoğu filmin bahsettiğiniz tarzda eksiklikleri ya da hataları vardır. film bir ekoldur, beynimiz ne kadar çalışsa da, ne kadar entellektuel zekamız gelişmiş olsa da, bazı filmleri, yapımları, eserleri, eleştiri bombardımanına tutmayı düşünmeden severiz… blogunuza yeni ulaştım, sanırım diger yazılarınızı da okumak niyetindeyim.. iyi bloglamalar…ekn.

  2. ekinklch senin yorumuna katılıyorum bende bu tip ağır eleştirilerin karşısındayım film ne kadar kötü olursa olsun ki bu film o kadar kötü bir film değildir. doğrudur mantıksız pek çok olay vuku bulur fakat senin de dediğin gibi o zaman için önemli bir yapım olmayı başarıp, günümüze kadar kendi tarzında önemli bir basamak taşı olmuştur bu film..

    product of your imagination içindeki nefretin sebebi ne bilmiyorum ama pek yakında yanında olup tedavi edeceğim seni, hahaha.. :) )
    mad max.. sen çok yaşa!!
    filme 6 veriyorum 3 çok az olmuş.. :)

  3. Öncelikle okuduğunuz ve düşündüklerinizi yazdığınız için teşekkür ederim. Benim de yazdığım yazıyı tekrar düşünmemi sağladı. Aslında yazıma eklemem gereken bir kaç şey farkettim. Onları buraya da yazının orjinaline de ekleyeceğim.

    Öncelikle filmin yönetmeni o zamanlar sadece bir doktor ve filmi çekebilmek için yani elindeki senaryoyu değerlendirmek için acil serviste gece vardiyalarında çalışarak para biriktiriyor. Biriktirdiği para yüzünden de oyuncu sayısı ve kalitesi açısından minimal bir yapım oluyor. Tabi kostüm ve araçların tasarlanması konusunda büyük başarı olduğu söylenebilir. Atmosfer o yüzden gerçekçi ve Avustralya dekorunun da buna faydası yadsınamaz.

    Bunların ardından bir fakat beklediğinize emin gibiyim. Fakat elinizde az paranız ve çekmek istediğiniz bir senaryonuz varsa, genellikle gaye aksiyondan ziyade bir hikaye anlatımı olmalıdır. Az parayla bir aksiyon filmi, B Filminden pek ayrıştırılamayacaktır. Aslında aksiyona bulaşmadan hayal edilen dünyayı daha iyi açıklayan bir anti-ütopya filmi daha manidar olabilirdi.

    Benim aslen filmde rahatsız olduğum nokta, anti-ütopya olarak anılan bu filmin senaryo bağlamında tam bir fiyasko olmasıydı. Eğer daha mantıklı bir arkaplan hikayesiyle beslenmiş olsa görüşlerim daha farklı olabilirdi. Şu an, Micheal Bay’in çektiği The Island bile daha anti-ütopya gözüküyor gözüme. Gerçi bunun tek sebebi de The Island’ın aksiyon amacıyla çekilmiş bir film olmasına rağmen temelinde güzel bir fikre dayanmasıdır.

    Mad Max ise temelinde hiçbir fikre dayanmak gibi ihtiyaç duymuyor. Dayandığı fikirler bile çelişkilerle dolu. Bir anti-ütopyada ise aslen fikirdir önemli olan. Bu sebeple de bir anti-ütopya olarak anılan Mad Max’in gözümde anti-ütopya fonundan faydalanan bir B Filmi olmaktan öte geçmemesi beni üzüyor. Tamam senaryo sadece arkaplan desek bile yönetmenin doğru yaptığı şeyler çok ama çok az sayıda.

    Neyse “1979′da çekilmiş bir filmin sorunları olabilir” demek de bana hatalı geliyor. Çünkü günümüzden önce film sektörünün daha büyük hatalara sahip olduğunu düşünmek oldukça yanlış. Sonuçta her sanat dalı gibi sinema da birikimli gelişime sahip olmasına rağmen, günümüzde hala taklit edilen yönetmenleri ve filmleri düşünmek gerek. Dr. Strangelove mesela 1964 tarihli bir filmdir ya da Tarkovski’nin Stalker’ı da 1979 tarihlidir. Fakat kimsenin bu filmlere çekildikleri tarihten dolayı bir eleştiri getirmesi mümkün olmadığı gibi hala günümüzde de geçerliliğini koruyan zamana karşı koymuş yapıtlardır.

    Mad Max’in ise anti-ütopya derinliğinden temizlenmiş aksiyona dayalı intikam alma üzerine kurulu bir anti-kahraman filmi olmasından dolayı zamanının ilk örneği olduğunu söylemek doğru olur. Filme popülerliğini kazandıranın da o dönemde daha önceden aksiyon ile anti-ütopyanın bu kadar harmanlanmadığının ve ana akıma yayılamadığının olduğunu düşünüyorum.

    Aslında filmi izlerken aklımda ’71 filmi Vanishing Point de canlandı, anti-ütopya olmamasına karşın hem arabanın kullanımı hem de çöl arkaplanı açısından benzerlik taşıyor. Anti ütopya bağlamında ise 85 yapımı Brazil ve 64′ten kalma Dr. Stangelove, bu filmin anti-ütopya olmamasını öne sürmemdeki nedenleri açıklar nitelikte.

    Daha da yazacağım çok şey varmış sayenizde farkettim. Tekrar teşekkür ederim yorum için, başka yorumlarınızı da görmekten memnuniyet duyarız. İyi günler…

  4. Bende yazıya yorum yapan arkadaşlara katılıp filmin arkasında duran insanlardanım. Bir kere bu filmi bu kadar ağır eleştirirken gözden kaçırılmış çok ince ama bir o kadarda önemli noktalara deyinmek ist,yorum. Bir kere filmin asıl amacı eylendirmek, izleyenleri filmin aktığı süre boyunca yaşamış oldukları dünyadan alıp Mad Max’in post apokaliptik dünyasına götürmektir ve inanıyorum ki bunu sonuna kadar başarmaktadır. Evet senaryodaki açıklar yadsınmaz derecede absürdlükler içermektedir fakat bu açıkların hepsi aslında bir amaca hizmet etmektedir ve dikkat ederseniz her bir olay başka bir olayı doğurmaktadır. Filmde o dönemin siyasi ortamına çok ağır eleştiriler vardır, özellikle petrol ve benzin göndermeleri bence gayet açık bir uyarıdır. Çok önemli bir nokta ise şudur bu film 1979 yapımıdır, hani hep bir B sınıfı film muamelesi yapılmış ya filme eleştiride, sormak isterim 1979 yılında çekilmiş bir A sınıfı film örneği isterim. Şimdi eleştiren kişilerin bu filmi ne zaman izlediği çok önemlidir, ben bu filmi izlediğimde 7 8 yaşlarımda idim ve çoğu karakter ve dekor bana çok ikonik gelmektedir, o dönemin en başarılı yapıtlarından biridir. Şimdi bu filmi daha yeni seyretmiş biri için hiçbir şey ifade etmeyebilir çok saçma dandik gelebilir fakat eleştiri yaparken zaman ve içinde bulunulan durum olgularını göz ardı etmemek gerekir. Filmin devam bölümleri de oldukça başarılıdır bence.

  5. 1979′da nasıl A Filmi yoktur yahu, ben bu savunmayı anlamıyorum? Kıyamet sonrası bir geleceği anlatan Dr. Strangelove 64 yapımı ya da Brazil 85′de çekilmiş. Ki bunlar sadece kıyamet sonrası filmleri örnekleri. 1979′da da öncesinde de tonlarca B Filmi olmayan yapıt vardır, bence bu çok ağır bir laf. Zaten B Film tanımlaması, Hollywood’da iki film birden uygulamasında A Filmin önüne konan filmlere verilen isimdir. Yani A Filmi olmaksızın B Filmi olması pek olası değil.

    B Filmi tanımından anladıklarımızda da sanırım bazı farklılıklar var. B Filmi sanatsal kaygısı minimumda olan düşük bütçeyle çekilmiş filmlere denir. Wikipedia’da da benzer tanımlara ulaşmak mümkün. Bence Mad Max de kıyamet sonrası fikrini alarak B Filmi şemasına oturtmuştur. Ne senaryo, ne oyunculuk, ne gerçeklik, ne tutarlılık, ne de yönetmenlik açısından belli bir kalitesi vardır. Beceriyle tek yaptığı B Filmi örüntüsü ile kıyamet sonrası senaryosunu birleştirmek olmuştur. Bence ikisinden birini seçip ya kıyamet sonrası filmi olabilir ya da B Filmi olabilirdi. Fakat ikisi birden olmaya çalışması filmi başarısız kılan.

    Petrol eleştirileri tutarsız, filme bakarsanız petrole bağlı olarak yaşayan ve hüküm süren motorsiklet çetelerinin devlete bu kadar karşı gelememesi lazım. Çünkü zaten kıymetli ve nadir olan petrol ve bunu harcamaktan kaçınmayan kitleler nasıl hakim olabilir. Filmin zaten bu konuyu açıklamak gibi bir derdi de yok. Bence sorun Mad Max’in ilk filminin tek başına ele alınamamasından kaynaklanıyor, çünkü ilk filme bakarsanız bu soruların asla cevaplandırıldığını göremezsiniz.

    Sadece Max’in B-Filmi motifleri içeren kişisel hesaplaşmasının temelsiz bir kıyamet sonrası temasının içinde verildiğini görebilirsiniz.

  6. Öhüm öhüm, yazdıklarıma cevap verilmediğine göre kabul edildiklerini ve filmi izleyenlerin çocukluklarında aldıkları keyfe göre filmi değerlendirdiklerini düşünüyorum. Ben de filmi çocukken izledim, izlemediğim düşünülüyorsa belirteyim.

    Ayrıca yukarıda söz ettiğim filmlerin hepsi vasattı da yapıldıkları yıllara göre mi ele alınıp klasik ilan edildi. The Conversation’ı 1974′ten alıp günümüzde tekrar çeksek daha iyi bir film mi ortaya çıkar? Zamanından bağımsız olarak ele aldığım tüm bu filmler belirli bir kaliteyi ortaya koyabilirken Mad Max’i neden farklı düşünelim? Eğer burada belirttiğim diğer filmler de Mad Max’in yaptığı hataları yapıyorsa, Mad Max’ten önce hiç kıyamet sonrası filmi çekilmediyse yorumumu tekrar düşüneyim. Fakat maalesef bunların hiçbiri doğru ya da Mad Max’i aklar konumda değil.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>