The Reader (2008) – Kurbanlaştırılmak…

readerposter

The Reader, 2. Dünya Savaşı’nı arkaplanda işlerken kendinden yaşça büyük bir kadınla ilişkiye giren Michael(David Kross)’ın hikayesini anlatıyor. İlk cinsel ilişkisini Hanna ile yaşayan Michael, Hanna(Kate Winslet)’nın ortadan kaybolmasından ardından hayatına devam eder. Ta ki savaş suçları mahkemesinde sanık koltuğunda otururmuş Hanna’ya denk gelene dek.

Film temel olarak, genç çocuk yaşlı kadın ilişkisini anlatıyor gibi dursa da sadece bundan ibaret değil. Aslen Hanna’nın Naziler tarafından kurbanlaştırılması ile, Micheal’ın Hanna tarafından kurbanlaştırılması incelenmiş. Micheal için Hanna ilk başta sadece bir heyecanken bir yerde annesi gibi her an ihtiyaç duyduğu bir şahsa dönüşüyor. Micheal bu ilişkiyi yaşarken çocukluğunu, normallikle bağlantısını kaybediyor. Bunun sonucunda da hayatında başta hoş gibi duran bu durum silinmesi zor izler bırakıyor. Film ikinci kısmında Hanna’ya yoğunlaşırken, aslen 2. Dünya Savaşı’nın savaş suçlularının ya da Naziler kullandığı alt seviye işçilerin suçlulukları ve kurbanlaştırılması üzerine eğiliyor. Bakış açısı tercih etmeksizin; Alman vatandaşı, yahudi, hukuk öğrencisi ve suçlu açısından olayı yorumluyor. Tüm bu yorumların ardında düşüncelerimizi zorlamaksızın sabitlemeyi başarıyor.

The Reader’ın en başarılı yönü hikayesini ne aşka ne de 2.Dünya Savaşı’na bel bağlamadan sunması ve her iki konuda da söyleyeceği sözleri sonuna kadar söyleyebilmesi. Hiçbir duygu sömürüsü olmaksızın iki olayın da sebep sonuçları film sonunda iletilmiş oluyor.the-reader-4

Oyunculuklara gelirsek, Kate Winslet’in bu seneki iki ödül avcısı filminden biri The Reader. Winslet şimdiden hem BAFTA hem de Altın Küreler’de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldı buradaki performansıyla. Revolutionary Road’daki performansı da gerçekten başarılıydı ama onu bir tekrarlama olarak görmüştüm oysaki burada oldukça farklı bir Winslet çıkmış ortaya, film kesinlikle Kate Winslet’in performansı için bile izlenmeli. Aslen tüm oyuncular durumları hakkında konuşmamalarına rağmen film boyunca hisleri o kadar güzel yansıtıyor ki ne olup bittiğini çok güzel anlıyorsunuz. Hele finale doğru Michael ve Hanna’inı sahnesi bunların doruk noktalarından biri.

the-reader-5

Film anlatımında Hollywood’dan uzak, bağımsız ve Avpurai bir yol tercih ediyor. Michael ve Hanna arasındaki cinsel ilişki sahneleri cesaretle ve samimiyetle çekilmiş. Bir sahne bile ne eksik ne fazla. Klişelerden ve stereotiplerden uzak durulmuş, insanları koşulların şekillendirdiğinin vurgulanmasına önem gösterilmiş. Hanna’yı kendi sırları, Hanna’nın kendisi de Michael’ı şekillendirmiş. Auswitchz’de annesiyle kalan kızı da kampın koşulları şekillendirmiş, normal tepkiler verebilecekken basit bir talebi bile kendi yaşadıklarına saldırı olarak algılamasına sebep doğurur hale getirmiş. Onun kısaca anlattıklarına göre de kampın dışındaki yahudileri de kamplar şekillendirmiş ama kendisinden elbette farklı bir şekilde. Micheal’ın kızı ise kendi hatası diye düşünmüş babası onunla konuşana değin. Filmin insan ilişkilerine ve insanların raslantılarla nasıl şekillendiğine eğilme şekli ve buna odaklanması gerçekten mükemmel.

Stephen Daldry’nin sade anlatımı ve güzel senaryo oyunculuk gibi özellikleriyle kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Kate Winslet’i ödül törenlerinde görüp hangisini izleyeceğinize karar veremediyseniz eğer, tercihiniz The Reader olsun.

The Reader (2008) – Kurbanlaştırılmak…” üzerine 1 düşünce

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>