Das Leben Der Anderen (2006) – Doğu Almanya’dan Sevgilerle

Film, Berlin duvarı yıkılmadan kısa bir dönem önceki Almanya’da geçiyor. Dönem hükümetin her alanda baskı kurduğu, sansürlerin, takiplerin, insanların özel hayatlarına müdahalenin havalarda uçuştuğu zamanlar… Her ülkede olduğu gibi sanatçı hükümete muhalif bir tavır sergiliyor ve sanatını özgürce icra edemiyor. Başrol kahramanlarımız Georg ve Christa-Maria da (Sebastian Koch, Martina Gedeck) bu sanatkarlarımızdan. Sevgili Georg solcu tiyatro senaristlerinden, Christa ise kendine güvenini kaybetmiş, sevgili kontenjanından Georg’un oyunlarında oynayan bir tiyatrocu. Diğer başrol oyuncumuz ise bu çiftimizi dinlemekle görevlendirilmiş gizli bir ajan (Ulrich Mühe). Ajan işini hayatı haline getirmiş, mutluluktan yoksun bir vatanseverken, dinlediği çift onun hayatını değiştiriyor. Kendi hayatını değil çiftin hayatını kendi hayatı gibi yaşamaya başlıyor ve işlerin seyri değişiyor.

Film insani duyguları çok güzel inceliyor. Benliğini korumak, işini korumak, ilişkisini korumak ve hayatını kurtarmak arasında çelişen hayatları etkili bir şekilde anlatıyor. Hepimizin yaşadığı çelişkileri o dönemin diliyle, o memleketin görenekleriyle karşımıza getiriyor. İşin güzel yanı bunu sadece bir karakter için değil filmdeki tüm karakterler için işliyor. Ayrıca duvarın yıkılışı öncesi ve sonrası değişen hayatları ve sanat anlayışını da azıcık ucundan da olsa gösteriyor.


Filmin sanatsal boyutundan da bahsetmemek olmaz diyorum. Renkler ve ışık itina ile ayarlanmış filmin verdiği duyguyu kaş göz yararak beynimize kazıyor. Her hayatın, her duygunun, her durumun rengi ve ışık tonu farklı ve itina ile seçilmiş.


Bir de gizli polisimiz Herr Wiesler’den (Ulrich Mühe) ayrıca bahsetmek istiyorum. Film boyunca hırs, acımasızlık gibi duygularla birlikte, aşk, merhamet, çocuksuluk ve yalnızlık gibi duyguların hepsini aynı karakter üzerinde şaşılacak bir tutarlılıkla aktarmış. 22 Temmuz 2007′de kaybettiğimiz son derece başarılı bu aktör film dünyası için ciddi bir kayıp bence…


Şunu da belirtmek isterim. Filmden çıktıktan sonra kendime gelmem büyük bir zamanımı aldı. Her sahneyi bir daha yaşamak hatta filmi hiç izlememiş olup bir daha bir daha izlemek istedim. Bir an önce en az 21 inch ekranda izlenmesi gereken bir film diyor iyi seyirler diliyorum…

***Spoiler: Bir parti sonrası birbiriyle romantik anlar yaşayan ve birbirine sarılan çiftimizi dinleyen ajanımızın aynı anda hemen üst katta yapayalnız kendi kendine sarılması içler parçalayıcıydı. Onların mutluluğunu ve paylaşımını azıcık da olsa yaşayabilmek için fahişeye sohbet edelim mi diye para teklif etmesi ise çok etkileyiciydi. Filmin sonunda kendine ithaf edilmiş kitabı satın alırken kendine hediye aldığını belirtmesi ve konumuna rağmen bu kitabı çocuksu bir mutlulukla eline alıp hiçbir şeyi umursamaması muhteşem bir son noktaydı. Evet bütün sahneleri anlatmak istiyorum…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>