Yazan: a product of your imagination | 20 Kasım 2008 | Kategoriler: Hollywood
Etiketler: 2006, 6/10, Daniel Craig, Eva Green, James Bond, Martin Campbell
Aynen Batman serisinin yenilemeden geçme sürecinden geçmesi gibi Bond serisi de bir yenileme sürecinden geçmeye mahkum kaldı. Bond, Batman serisinden kat be kat demode ve kalıplara sıkışmış durumdaydı ki böyle bir yenilik yapılmasa dünyanın en eski seri filmlerinden birinin artık anlamlılığını yitirmesi kaçınılmazdı. Bunun için de öncelikle yeni Bond araştırıldı, Daniel Craig ilk sarışın 007 olarak önümüze sunuldu. Ardından senaryoda biraz daha günümüze uyum sağlaması amaçlı değişiklikler yapıldı. Bond yeniden başlamaya hazırdı.
Bu yenilemenin sonucu olarak senaryoda Bond’un Bond oluşunun yani MI6′daki ilk günlerinin anlatılması uygun görülmüş. Filmin James Bond’u tekrar hareketlendirdiği ve Pierce Brosnan’dan kalan ölü toprağını silkelediği söylenebilir ama film gene de bir James Bond filmi. Bu bağlamdan çıkmadan değerlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum. Öyle düşününce de gene filmin Bond kalıplarına sıkıştığını söylemek yalan olmaz. Aklınızda bulunarak devam edin.
Filmin açılış sahnesi hareketliliği ile insanı içine alan güzel bir sahne olmuş. Vinçlerin büyüklüğünün vurgulanması ve Free Running’in filme sokulması mükemmel olmuş. Tip ve hareketler tanıdık gelince bombacımızın Sebastien Foucan yani Free Running’in mucidi olduğunu öğrenmek daha mesut edici ve hoş. Bu spor(!) akımının 007 filmine girmesi önemli. Filmimiz açılış sahnesinden aldığı gazla son sahneye kadar akıyor gidiyor.
Spoiler başlıyor
Fakat film Vesper ile Bond’un iyileşmesinden sonra saçmalıyor. Her insan evladı bilir ki Bond asla emekli ya da aşık olamaz. Olursa nolur film serisi biter. Bu durgun saadet sahneleri de hanım kızımızın -beklenen- gizemli ölümü ile bitiyor. Devam filmine kapı açılıyor. İlk defa bir Bond filmi devam filmi beklentisi ile jeneriğe ulaşıyor.
Spoiler bitiyor
Film boyunca Bond karakteri elbette eski filmlere göre daha sağlıklı anlatılmış artık Bond da hata yapıyor. Belki de bundan sonra daha az hata yapacak, çünkü Bond bu filmde henüz taze bir ajanımız. İleride kaşarlanıp Bond kızlarından Bond kızlarına, maceradan maceraya atlayacak ve hataya vakti dahi olamayacak. Gene eski Bond’umuza erişmemiz yakındır.
Spoiler başlıyor
Duş sahnesi konusundaki abartıları da kınamadan geçemiyorum. Belki Bond için yenilikçi olabilir ama sahnenin şişirildiği görüşündeyim. Sahneyi izlerken benim midem bulanmıştı açıkcası. Birisi “Ellerimde kan var gibi, bir türlü temizlenmiyor.” derken parmaklarını sanki tahrik edermişcesine boğazına kadar sokmak ve “Şimdi daha iyi!” demek, kötü hisseden kişinin daha da moralman çökmesine neden olur. Bir kişi eğer ellerinde kan olduğuna inanıyorsa ve kendini kirlenmiş hissediyorsa, Bond’un yapması gereken sanki çok kötü bir leke varmış gibi kızın ellerini kendi elleriyle temizlemeye çalışmak olmalıydı. Böyle sanki hayali kanı yalayarak ya da emerek temizlemeye çalışıyor gibi oluyor. Bunun kadar iğrenç bir metafor da sanırım kimsenin istemediği bir şey olurdu. Resme bakarsanız Bond amcamızın kızın elini nasıl sömürdüğünü görebilirsiniz. Neyse yeni ajan ya, acemiliğine ve yaptığı hatalara verebiliriz bunu da. Gene de bunun mantıksızlık içeren bir sahne olması gerçeğini değiştirmesi mümkün değil. Senaryo oturduğun yerden yazınca o kadar oluyor demek ki.
Spoiler bitiyor
Son olarak filmin jeneriğine hasta olduğumu söylemeliyim. Belki de Bond filmlerindeki en iyi jenerik olmuş. Chris Cornell’in Bond parçası da hoşuma gitti. Filmin çekimleri de çok dinamik ve aksiyonu hissettiriyor ama keşke bir de Daniel Craig amcamıza benzeyen bir dublör bulsalarmış bu sahneleri ızdıraba çevirmeselermiş. Daha önce de söylediğim açılış sahnesi gerçekten müthiş. Fakat toplama bakarsanız günümüze uyarlanmış bir Bond’dan başka bir şey bulamayacaksınız. Ne sinema için ne aksiyon filmleri için bir dönüm noktası, olsa olsa Bond’un ölümden döndüğü film denebilir. Diğer Bond filmleri gibi izleyip unutacaksanız bir sorun yok, izlemek hiçbir şey kaybettirmez.
olayı bu denli ağır eleştirmene yanıtsız kalamayacağım savunacağım bir Bond filmi olsa bile (?) bunu yapmam gerektiğini mevcudiyetimde elzem bir ihtiyaç olarak hissediyorum.
öncelikle senin de farkına vardığın üzere (bkz:yazının ikinci paragrafı) nedir izlediğimiz film? cevap veriyorum bir Bond filmidir.. şimdi bunu anlayıp karvamışız ki duş sahnesini ele alırken izlenmeye değer bulmuşuz. yani referans aldığımız konumu bilerek olayı objektif şekilde eleştirmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum. kendi neslinin devamını farklı bir soluk alarak dile geyirmeye çalışan filmi boğma girişimlerini şiddetle kınıyorum. yine daha öncesinde dreamers, arsen lupen gibi enteresan filmlerde oynamış olan, sonrasında kingdom of heaven gibi başarılı yapımlarla ün kazanan eva green isimli bacımın filme kattıklarını vurgulamak isterim.
iddiaya giriyorum hiçbir Bond kızı eva green kadar duru ve has olamaz. yine aynı şekilde hiçbir Bond kızı onun kadar “Bond kızlığına” uzak olamaz,onun filme kattığı tat çok ayrıydı bunu hep damağımda hissetmişimdir. daha önceden söylemiş olduğum üzere özellikle kadınların bir eşya gibi kullanıldığı, değersiz oldukları izlenimini veren bu tarz aksiyon filmleri için yeni Bond filmleri dönüm noktası niteliği taşımaktadır. ben Bond fanatiği falan değilim, doğrudur harddiskimin hiç tıklamadığım bölümlerinde serinin tüm filmlerini saklarım ama ne açarım ne de izlerim çünkü hep aynı tadı veren farklı mekanlar ve tipler tıkılı kalmıştır içlerinde.. eleştiri yapılırken referansların çok önemli olduğunu bir kez daha dile getirmek istiyorum. neye göre? kime göre? soruları önemlidir. ancak bu şekilde buğulanmış eleştirel gözlerimizi durulayarak görebiliriz ayrıntılarını karelerin.
duş sahnesi bir sömürme sahnesi değildir, filmi izleyeli çok oldu net hatırlayamıyorum ama ben izlediğim zaman birşeyden rahatsız olmadığımdan eminim. olaya sömürme gözüyle bakmadım, izlediğim şey “birliktelikti” diyebilirim. ayrıca bunlar doğamızın özünde bulunan içgüdü kaynaklı yontulmamış duyguların dışa vurumuna güzel bir örnektir. insan dediğimiz olgu tıpkı birbirinin kafasından bit ayıklayıp yiyen maynumlar gibi birbirlerine ilgisini aktarmak ister. ha şimdi bu yöntem doğru mudur yanlış mıdır orası tartışılır, yada el “yalayarak” kan lekesi temizliği ne kadar hijyenik olacaktır bu kısım düşündürücü.. ya da çamaşırlarımızı “yalayarak” ankaranın su sıkıntısını rahatlatabilir miyiz diye suhaller gelmiyor değil aklıma..
şunu söyleyebilirim ama benim gözüm orada elin (suç) sahibi olan bir kızı (masum)temizleyen (suçlu) yu yakaladı bilmem açık olabildim mi?, nesneler kelimeleri ve düşünceleri betimler bazen dikkat etmek gerek, obje bazında sürekli düşünmek ve maddesel anlamlar yüklemek yanıltıcı olabilir,
ayrıca oldboy un film müziklerini dinleyerek yazdığım bu yazı sırasında film kapağında olduğu gibi çekicim olmasını istemiş buldum bir an kendimi.. şaka şaka.. oldboy un film müzikleri harika tavsiye ediyorum zaten filmi izleyenler müziğini dinleyerek duyguların resmini çizebileceklerini bilirler diyor saygılarımı sunuyorum efendim..
bu filme kafadan 8 veriyorum!
ayrıca transformers için geri döneceğim, şu ara çok sıkışığım kanımı yerde koymam bunu böyle biliniz..
Eva Green bacımızı ben de kutluyorum ama diyorum ya Bond filmlerinde Bond kızların hepsi materyal olmak zorundadır. Bond için bir kızın anlam taşıması, Bond’un sonunu getirir. İstediği kadar kızı sevsin işi gereği ilişkiyi minimumda tutar. Burada bir acemiliktir yapıyor işte Bond amcam, daha MI6′te ilk günleri olduğundan tutuluyor hatuna. Ama yazıda da dediğim gibi “Her insan evladı bilir ki Bond asla emekli ya da aşık olamaz. Olursa nolur film serisi biter.” :).
Eğer bir gün hakikaten bir Bond filmini, Bond aşık ve başına bir şey gelmemiş şekilde bitirirlerse seri hakikaten ayvayı yemiş demektir. O zaman serinin sonunun geldiğinden bahsedebiliriz.
Duş sahnesinde sömürmekten kastım, fotoğrafta da görebileceğin gibi Bond’un kızın parmaklarının neredeyse tamamını ağzına almış olmasıdır. Bond metafora metaforla karşılık veriyor. Yani orada elbette gerçek olduğunu düşünmüyoruz yapılanların, ama iki metaforu alt alta koyalım.
- Ellerimde kan var.
- Emeyim/Yalayım geçer.
Allah aşkına bu denklem hatalı değil mi? Elbette orada beklenen hareket Bond’un kızın ellerini temizlemesi, ama bunu yalayarak yapmasına gerek var mıydı? Ben diyorum ki, Bond’un hareketi hatalı, ellerini sanki temizliyormuş, çiteliyormuş gibi yapsa mantıklı olabilirdi(anca bu kadar anlatılıyor yazıyla :)).
Çamaşırları yalamak falan diye örnek gösterdiğine göre dediğimi yanlış anlamışsın umarım yukarıdakiler açıklamıştır. Olmadı arar anlatırım :).
ara nan.. senden mi korkacam :)) tamam tamam birşey demiyorum ne deyim ne tam hak verebiliyorum ne de evet öyle diyebiliyorum durum karışık anlayacağın