Derviş Zaim’in 2003 yılında Kıbrıs sorunu üzerine Gökçeada, Konya ve Kıbrıs gibi farklı konumlarda çektiği film güncelliğini korumaya devam ediyor. Hala sınırlar ve sırlar açılmamış durumda Kıbrıs’ta. Derviş Zaim’de çocukluğunu geçirdiği topraklara bir gönül borcu gibi görmüş Çamur’u.
Çamur, askerliğinin bitmesine az bir süre kalmış olan Kıbrıslı Ali’nin bir anda sebebi anlaşılamayan bir hastalıktan konuşma yeteneğini kaybetmesi ile başlıyor. Ardından bağıramayan Ali, bölge halkının medet umduğu her türlü hastalığa iyi geldiği söylenen “çamur”un bulunduğu tuz gölü çivarında nöbet tutmakla görevlendiriliyor. Ardından çamurla ilgili olarak saplantılı hale gelen Ali üzerinden, Kıbrıs tarihi ve hızlı yoldan zengin olma hevesliliği üzerine bir senaryo anlatılıyor.
Film Kıbrıs konusunda gerçekçi olmak konusunda taraf tutmama konusunda gerçekten çok çaba sarfediyor. Olayların saçmalığı her iki tarafın yaptıkları saf seçilmeksizin yapılmış. Bu konuda başarılı olduğunu söylemek gerek. Özellikle Birleşmiş Millerler için bir proje yürütmeye çalışan karakter sanki Derviş Zaim’in gerçek hayatta gerçekleştirmek istediği projeleri gerçeğe dökmek isteyen kişi gibi. Bu kadar yakın tarihte önem arzeden bir olayı adam gibi ilk defa ele almış olmasıyla Derviş Zaim’i kutlamak gerek.
Çamur doğrudan anlatım yerine konusunu karakterlerine yediriyor. Taner Birsel’in oynadığı karakter tam anlamıyla çok güzel oluşturulmuş, bacakları kesilmiş arkadaşları da aynı gerçekçilikte, Ali’nin saflığı ve sonunda açıkladığı kadarıyla Kıbrıs sorunun üzerine etkisi inandırıcı kesinlikle. Çamura çıkartma zamanında topların saplanmasından dolayı çitlerle çevrildiği anlatılıyor filmde bir asker tarafından. Bu “Çamur’un cezalandırılmış olması” yalanı, bilinçaltına bakıldığında oldukça sert bir tavır. Aynı zamanda sadece ihtiyaçları, iyileştirici olan çamur, sınırın diğer tarafında olduğu için dışarıda kalmış olanlar Kıbrıs sorununun anlamsızlığı ile denk seviyede.
Fakat film Kıbrıs konusuna değinirken araya farklı konular sokarak ve sonunda da kara film benzeri bir şaşırtmaca içermesiyle arada bir saçmalıyor. Saatlerce Kıbrıs sorununun Çamur üzerinden betimlenmesi ile meşgul seyirciye <spoiler>tarihi eser kaçakçılığı sonucunda filmdeki tüm erkek karakterlerin ölmesi durumu</spoiler> olabildiğince saçma ve gereksiz geliyor. Yavaş giden tempoya bir anda sokulan bu saçma dönüş filmin dokusunda kötü bir iz bırakıyor. Aslen kara mizaha yakın bazı espriler içermesine karşın bu son espri anlamsız kaçıyor.
Oyunculuklarda da Taner Birsel ve Mustafa Uğurlu dışında başarı görmek mümkün değil. Kıbrıs’ın yerlisi olarak canlandırılan bu karakterlerin bazen Kıbrıs ağzına yaklaşmaya çalışmaları bazen ise tamamen İstanbul Türkçesi ile konuşmaları karakterlerin oyuncular tarafından tam anlamıyla hazmedilemediğini ya da film öncesi yeterince yerel çalışma yapılmadığını hissettiriyor. Çünkü Kıbrıs ağzı tam anlamıyla Türkiye’de konuşulan Türkçeden ayrı bir tada ve dokuya sahiptir ve ayırd edilmemesi imkansızdır. Ama filmde Kıbrıslılara öykünen karakterler görüyorsunuz sadece. Ama Mustafa Uğurlu’nun filmin neredeyse tamamında sergilediği mimiklere dayalı oyunculuk oldukça başarılı. Taner Birsel ise karaktere tam anlamı ile kendisini adamış, filmdeki en olmuş karakter. Yelda Reynaud’u ise sadece imdat çığlığı ile hatırlamak mümkün, filmde en donuk karakter kendisi.
Çamur’un DVD’sinde kamera arkasını ve Derviş Zaim’le bir röportajı içeren bir ekstra da mevcut. Oradan anladığım kadarıyla filmde gerçekten kurguda çok fazla oynama yapılmış, 15-20 dakikaya yakın bir kısmın montajda kesildiğini düşünüyorum. Ekstralarda da bu sahneleri izlediğinizde hikaye anlatımına katkısı düşük ve gerçekten gereksiz sahneler olduğunu farkedeceksiniz. Sanki Derviş Zaim filmi kafasında tam oturtmadan çekmiş gibi anlaşılıyor bu sahneleri gördüğünüzde. Dünyanın en saçma ve başarısız ropörtajlarından birine de tanıklık edebilirsiniz DVD’de. Şansa ki Derviş Zaim soruları anlayabiliyor da filmin motivasyonları ile ilgili ipuçları veren anlamlı bir ropörtaja dönüşebiliyor sonuç.
Kısaca Çamur anlatmak istediklerini anlatmaya çalışırken sergilediği tutum ile saygı toplarken maalesef hikaye örgüsünde girdiği anlamsız detaylarla vuruculuğunu kaybediyor. Fakat anlatılmaya çalışılan tema tek başına incelendiğinde başarılı ve tarafsız bir film. Fakat toplamda başarılı olduğunu söylemek pek doğru olmaz. Kıbrıs sorunu ile ilgilenen bağımsız sinemaya meraklı veya Derviş Zaim filmlerini takip edenlere tavsiye edilebilir. Filmin DVD’si de internet sitelerinden 2.5 TL’ye temin etmek mümkün, verilen paranın ederinden fazlasını karşıladığı kesin.