Trois couleurs: Bleu, 1993 yapımı bir Krzysztof Kieslowski filmidir. Aynı zamanda üçlemenin ilk filmi olmaktadır. Eşi besteci olan bir kadının, eşini ve çocuğunu bir kazada kaybetmesi ile farklılaşan hayatını konu alır.
Bu süreç içerisinde eşinden ileri gelen müzik ve yeni yaşam tarzı peşinden takip etmektedir. Bir kaçar bir vazgeçer fakat tüm bu belirsizliğe hakim olan bu insanı izlemek de bize düşer.
Yönetmenlik ve oyunculuk anlamında oldukça ileri düzey bir film olduğunu fark ettim. Ayrıca film boyunca kullanılan ışıklandırma kesinlikle kusursuz denecek kadar doğaldı. Özellikle insan yüzünü saran tonlar ve gölgelere doyamadım diyebilirim.
Sanırım bu filmdeki en karakteristik karelerden biri Julie Vignon/Courcy (Juliette Binoche) un elini duvara sürterek ilerlediği sahnedir. Ne kadar doğru bilemiyorum ama gerçekten bunu yapmış olduğu söylenmekte.
Buna ek olarak filmin her karesinin büyük emek içerdiğini düşünüyorum. Julie’nin karakteri dört dörtlük. Hem kendini çok iyi anlatıyor hem de kendine zıt düşecek davranışta bulunmuyor. Kafası fazlaca karışık olmasına rağmen soğukkanlı kalabiliyor.
Film boyunca işlenen müzik teması oldukça etkileyici, özellikle müziğin çalması ile birlikte notaları takip eden sahne ve yine bu sahneye eşlik eden mavi ışık etkileyici.
Üçlemenin diğer iki filmini henüz izlemedim fakat bu filmi izledikten sonra kesinlikle devamını getirmem gerektiğini düşünüyorum.
Ufak notlar (spoiler içerir!):
– Evin hanımı yaşananları dışa vurarak yaşamadığı için hizmetçisi çektiği acıyı dışa vurur. Bunun üzerine aralarında şu tip bir diyalog geçer.
– sen neden ağlıyorsun?
– çünkü ağlamıyorsunuz
– Julie çantasını karıştırırken kızının yediği şekeri bulur. Biz kızının şeker yediğini görmeyiz ama filmin başında araba penceresinden atılan jelatini görürüz. Julie jelatini çıkarınca taşlar yerine oturur. Şeker ile kız arasında ilişki kurulur. Ardından Julie’nin şekeri nasıl yadiğini görüp hüzünleniriz.
– Julie’nin annesi ile arasında geçen konuşma da oldukça güzeldir. Tam olarak iletişim kurdukları söylenemez ama yine de anlaşırlar.
– Yönetmenin bir üslubu dikkat çekici, örneğin tam cevap verilecekken ekran kararır müzik girer, ses yükselir, müzik alçalır sonra ekran tekrar aydınlanır ve sahne kaldığı yerden devam eder.
Gerçekden güzel film herkese tavsiye ederim