Dark City (1998) - Hayal Gücün Kadar Karanlık

Dark City (1998) - Hayal Gücün Kadar Karanlık

6 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 106 votes, average: 8.50 out of 10 (8.50)
Loading ... Loading ...

Yazan: notilus | 17 Aralık 2008 | Kategoriler: Amerika, Avustralya
Etiketler: , , , , , , ,

Bir adam otel odasında küvetin içerisinde uyanır. Sahnenin girişinden de anlaşılacağı üzere hafıza kaybı söz konusudur. Bu durumuna anlam veremez ve etrafı araştırmaya koyulur. Araştırma önce bulunduğu oda ile başlar, sonrasında daire ve sokakları takiben hayatını araştırmaya başlaması ile devam eder. Karakterimiz John Murdock (Rufus Sewell) hayata olan arayışına bu güzel sahne ile başlar.

Sokaklardan tutun hikayenin geçtiği koca şehrin tüm detayları adeta beynimden vurdu beni. Neredeyse mükemmel tasarlanmış mekan ve zaman ilişkisi filme oldukça akıcı bir şekilde yerleştirilmiş. Gerek ana karakterimiz gerek diğer karakterler olmaları gereken yerlere iyi uyum sağlamış. Bu filmi izledikten sonra ne kadar çok filme ilham kaynağı olmuş olabileceğini düşünmeden edemedim doğrusu. Hayata geçirilmiş bilim kurgunun babalarından kabul edilebilecek bir yapıta hoş geldiniz.

Şehri ele alarak başlayalım. Sanayi devriminin karanlık ve isli hatları, Alman mimarisini andıran karamsar binalar ile birleşerek karanlık bir şehir vermiş bizlere. Bu şehir filmin ismi kadar karanlık bir şehir aslında. Bir mekanizma belki, sürekli değişen ve yenilenen bir makina gizli içerisinde. İçerisinde yaşayan insanlar ise robotlaşmış adeta. Tepkisizleşmişler, ilgisizleşmişler zamanla. Fakat hiç bir biray bunu sorguluyabilecek ruh haline sahip değil film içerisinde. Adeta neden sorusu yitirilmiş gibi. Tek yapabidikleri kabullenmek olmuş.

İşte tam bu noktada John biz izleyicilere sorgulayan yüzü gösteriyor. Onun arayışı aslında bizim arayaşımız oluveriyor. Neden ve niçin soruları sorulmaya başlanıyor ve artan merak ile soru cümleleri kovalanıyor.

Karanlık şehir de soluk alan bazı ünlüler Rufus Sewell, William Hurt, Kiefer Sutherland, ve Jennifer Connelly gibi ilerleyen zamanın parlayan yıldızları oluyor. Film ile ilgili fazla ipucu vermeden bazı noktalara dikkat çekmek istersek eğer, John un parmak izi oldukça güzel bir düşünce olmuş. Filmin genelinde kullanılan spiral, tek bedende var olan iki vücut gibi uyumlu.

Görsel efektlerini dikkatle gözlemlediğim film 98 senesinde yapılmış olmasına rağmen beni rahatsız etmedi. Hatta oldukça beğendim bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bazı filmlerde olan teknoloji yetersizliklerinden ötürü çiğ görünen sahnelere bu filmde rastlamadım diyebilirim.

Şehrin, havası, dokusu ve çizgileri ile mekân olgusunu çok iyi yaşatmış olacak ki, bir süre sonra kendimi o şehirde yaşayan biri kadar karamsar bulur oldum. Aslında buna karamsarlık kelimesi uygun değil ama başka bir şekilde ifade edemeyeceğim hissettiğim duyguyu.

Film serim düğüm ve çözüm aşamalarında oldukça bütün ve akıcı bir gidişata sahip. Kesinlikle izlenmeli diye düşünüyorum. Özellikle bilim kurgu filmlerini dünya gerçekliklerinden kopmayarak izlemeyi seven seyirciler tarafından beğenilecektir eminim.

Share/Save/Bookmark

Alakalı bir yazı bulunamadı.

Yorumlar ve bağlantı verenler:

  1. Slartibartfast | 04 Ocak 2009, 12:23

    Matrix epeyce bi bu filmden “esinlenilmiştir.” Ayrıca Kiefer Sutherland’ın oynadığı doktor karakteri tek kelimeyle 10 numaraydı. Bilimkurgu seven herkese tavsiye ediyorum Dark City’i.

    Slartibartfast : Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9Slartibartfast : 9
  2. suffersystem | 05 Ocak 2009, 01:06

    Çok mu iddalı olacak bilmiyorum ama… hayatımda seyrettiğim en iyi bilim kurgu filmi diyebilirim… ve bu filmin DVD si tam 8 sene sonra basıldı…. çok kıvrandım alabilmek için…

    suffersystem : suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10suffersystem : 10
  3. notilus | 05 Ocak 2009, 01:33

    Tam olarak bir esinlenme olup olmadığı konusunda bir bilgim yok fakat bu film esinlenilmeyecek bir film değil. Zaten şöyle bir bakacak olursak eğer yine sistemin ıcığını cıcığını çözmüş bir karakter, toprağın altına yerleştirilmiş makinalar tarafından yönetilen bir şehir, final sahnesinde gök yüzüne doğru yükselen karakter ve Matrix’in “ajan” larına benzeten “tuner” lar var bu filmde.

    Şimdi böyle zihnimde kıyaslama yaparken epey bir benzerlik bulduğuma karar verdim iki film arasında. Dahası bu film tek filmlik süre içerisinde derdini anlatmayı yalın bir yolla izleyiciye verebilen, sürükleyici bir yapım olması ile de aklıma kazınmış bulunmakta.

    Belki “en iyi” diyemeyeceğim gelecekte izleyeceğim filmlerin önünü açmak adına fakat oldukça iyi bir film olduğu ortada. İzlemesi son derece keyifli.

    notilus : notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9notilus : 9
  4. a product of your imagination | 05 Ocak 2009, 02:19

    Aslında Matrix pek çok filme göndermeler, onlardan üstü kapalı alıntılar içeren bir film, bunlardan biri de Dark City. Görsel ve fikirsel olarak en önemli alıntıları Ghost in the Shell’den olsa gerek, onun dışında 90′ların son kısmında baya bir üstüne değinilmiş olan bir konu gerçekliğin ne kadar gerçek olduğu, hakkaten sıralasak baya bir film de çıkıyor.

    Bu filmler; The Truman Show, The Thirteenth Floor, eXistenz, Total Recall, Abre los Ojos… diye gider. Her biri de Dark City’yi sevenlere tavsiye edilir.

    Bu kadar tercihin içinde maalesef Dark City benim en beğendiğim film ya da en iyi bilim kurgu değil. Yukarda sıraladıklarımdan teker teker beğendiğim ve eksik gördüğüm kısımlar var. Dark City bence karanlık fikrini çok fazla büyütüyor ve bunun üstüne gidiyor. Yaklaşık 5 sene önce izlemiştim filmi o zaman beğenmiştim ama atmosferini gereğinden fazla ciddi aldığını düşünmüştüm açıkcası. Gene de fikirleri açısından başarılı bir film.

    İzleyeceklere, henüz izlemedilerse yukarıdaki filmleri, okuyacaklaraysa Philip K. Dick kitaplarını tavsiye ederim. Amaç özgünlükse her bilim-kurgu senaristinin göz gezdirmeden geçemeyeceği K. Dick, gerçeklik olgusunun sanallığına belki de hayatı boyunca en çok ele almış yazardır.

    a product of your imagination : a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8a product of your imagination : 8

Yorum yazın:

İsminiz *

Emailiniz *

Websiteniz

RSS RSS ile yazıları veya yorumları takip edin...

Rastgele

Son Yorumlar

Arşivler

Kategoriler

Bayrak Yarışı