The Brave One - Amerikan adaleti(!) bir kadının ellerinde

The Brave One - Amerikan adaleti(!) bir kadının ellerinde

3 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 103 votes, average: 4.67 out of 10 (4.67)
Loading ... Loading ...

Yazan: a product of your imagination | 01 Ekim 2008 | Kategoriler: Hollywood
Etiketler: , , , , , , ,

Amerikan rüyasının günümüz sonu ve hatta modern western filmi olarak görülebilecek bir film, The Brave One. Aslında oldukça ana akım duruşuna rağmen bilinçaltında taşıdıkları endişe verici.

Filmimiz programında New York’un sokaklarında kaydettiği sesleri yayınlayan Amerikalı bir bayan radyo sunucusu ile onun -üstüne basılmasa da- etnik kimliğe sahip doktor erkek arkadaşının bir gece parkta yürüyüşe çıktıklarında rastgele bir çete tarafından öldürülesiye dövülmesi ile başlıyor. Bu olay sonucunda evlenme planları yaptığı erkek arkadaşını kaybeden ana karakterimiz sokaklardan korkar hale geliyor ve karakterin korkusunu yenmek için bir silah satın almasının ardından suçluların hakkından gelen, suçluları öldüren, bir kahramana dönüşüşü anlatılıyor.

Filmin ilk incelenmesi gereken noktası, etnik kimliği olmasına rağmen(!) bir insanın eğitimli olabileceği ve iyi bir yere gelebileceği vurgusu. Amerikalıların “diğeri korkusu”nun dışavurumu olarak bu pozitif tezin yapay durduğunu belirtmeye gerek yok. Çünkü erkek karakteri öldürenlerin Latin kökenli olması ile bu detay yokoluyor anında. Zaten böyle garip ve içi boş bir karakterin filmde yaşayabildiği süre bile bir başarı. Baştan sona kötü karakterlerin hep etnik kimliklere sahip olması ile iyi polisin de etnik kimliğe sahip olması da başarısız bir objektiflik çabasından başka bir şey değil.

İkinci nokta ise, Amerikan rüyasının günümüz hali. Silahın bakkaldan alınabildiği, alınamıyorsa da yasadışı temin edilebildiği “kendi adaletini kendin yarat” mantığının yürüdüğü bir dünya. Amerika’nın artık gözönündeki çürümüşlüğünü eleştirmek için nefret dolu ama narin bir karakter yaratıp eline silah vermek bana pek mantıklı gelmiyor. Sanki çürümüşlüğe adanmış bir karakter kendisi de. Başta western benzetmemin sebebi ise adaletin silahlara kaldığı inancını güçlendiren ve destekleyen filmin bakış açısı. Aslında filmin bazı sahnelerinde bu düşünce doğrudan eleştirilse de karakterin ve herkesin bunun yanlış bir şey olduğunu bilmesine ve belirtmesine rağmen bir yandan da buna karşı çıkamaması ve karakterin bir anti kahraman olarak şekillendirilmesi bu çabaların havada kalmasına sebep oluyor. Özetle Amerikan adaleti sadece ve sadece kötüleri öldüreceğine yemin etmiş birine teslim ediliyor. Artık gözü bağlı adaletin başına neler gelir bilinmez.

Aslında söylediklerim filmin bilinçaltı, yani ortalama bir seyirciye verdikleri şeyler değil. Ortalama seyirciye filmin vaadettikleri acının insana neler yaptırabildiği ve aslında yapılanlar ne kadar kötü olursa olsun iyi içinse doğru hareketler olarak kabul edilebileceği düşüncesi. Tabi hak, hukuk dediğimiz şeyler arada güme giderse de gitsin, elden bir şey gelmese de ilahi adalete inancımız sonsuz. Silahını cebinde taşıyan bir millete de başka türlüsü yakışmazdı zaten.

Bilinçaltını geçip yüzeye bakarsak da film tatmin edici olmayan raslantılara sahip. Rastlantıları mantıklı düşürsek, filmi bayağılığın sınırlarında göstermek yanlış olmaz. Ama bu raslantılarda “Tanrının bir oyunu mu bu?” dedirtilirse izleyiciye her şey mantıklılaşıyor. Silahı tutan karakter değil de Tanrı ise ve karakter orada o kişiyi vurmak için Tanrı tarafından görevlendirilmişse dediğimizde karakterin suçlarını aklamamız da filmin mantık kazanması da anında mümkün oluyor. Benim düşüncem film böyle mantık kazanacaksa hiç kazanmasın daha iyi olur. İçimden film mantıksız deyip geçmek geliyor fakat bu da mümkün değil.

Özetle The Brave One, Amerikan rüyasının son halinin bir fotoğrafı hepimiz için. Nefret ve intikamın sonucunda işlenen -kötü adam- cinayetlerinin karakterin bunları yapmaktaki haklılığıyla ve -bir yorumla da- Tanrı’nın eliyle aklanmasına göz yumduğumuz bir film. Film sadece başarısız değil aynı zamanda bilinçsiz bir şekilde yapılmış Amerika belgeseli. İçiniz kaldırırsa Amerikalıların adalet anlayışına bir giriş olması için izlenebilir. Yoksa ne kendinizi bu saçmalıklarla yorun ne de zaten bildiğiniz Amerikan önyargıları ve çarpık gerçeklerinin artık ana akım olması ile uğraşın.

Share/Save/Bookmark

Alakalı yazılar:

  1. Interview - Popüler bir aktris, bir savaş muhabiri, bir kamera ve bir ev Film gerçekten başlıktan ibaret, bir savaş/politika muhabiri ünlü bir film...
  2. Battle in Seattle (2007) - Bir hobi(!) olarak küreselleşme karşıtlığı… [caption id="attachment_969" align="alignleft" width="295" caption=" "][/caption] Battle of Seattle, 1999′da...
  3. Kundun - Bir Dalai Lama’nın doğuşu Geçenlerde izlemek için sabit diskte film ararken, hala ismini nerden...

Yorumlar ve bağlantı verenler:

  1. Gizem Bezdüz | 04 Kasım 2008, 20:28

    Kurcaladım filmleri.Hoşuma gitti değerlendirmelerin, anlatımın.Benzer fikirler de yakaladım bazı noktalarda.
    Yine de bu yazıda da bahsettiğin gibi daha yüzeysel kaldığım söylenebilir. Benim ki filmi izlemektense—> "yemek"ten geçiyor:))

    Bu arada izlemediğim bir filmse bahsettiğin, ilk paragraftan sonrasını okumuyorum:))
    Daha çok izle daha çok yaz ben de ona göre indireyim..

  2. a product of your imagination | 06 Kasım 2008, 15:12

    Çok yeme ya filmleri sağlıklı değil :). Ben de az spoilerlı vermeye çalışıyorum ya da uyarıyorum aslında ama yorum girince işin içine gene de film zevkini götürebiliyor. Ben de asla umrumda olan bir filmse yorumunu okumadan izlerim. En sağlıklısı :).

    Sağol okuduğun için ayrıca :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4a product of your imagination : 4

Yorum yazın:

İsminiz *

Emailiniz *

Websiteniz

RSS RSS ile yazıları veya yorumları takip edin...

Rastgele

Son Yorumlar

Arşivler

Kategoriler

Bayrak Yarışı