The Curious Case of Benjamin Button (2008) - Hayatı tersinden yaşamak…

The Curious Case of Benjamin Button (2008) - Hayatı tersinden yaşamak…

3 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 103 votes, average: 6.67 out of 10 (6.67)
Loading ... Loading ...

Yazan: Social Disease | 02 Ocak 2009 | Kategoriler: Hollywood
Etiketler: , , , , , ,

The Curious Case of Benjamin ButtonFilmimiz hastanede gözlerini açan bir anne ile başlar… Kızı Caroline hemen başındadır. Aralarında geçen diyalogdan da anlayacağımız üzere artık yapacak birşey kalmamıştır. Durum çoktan kabullenilmiştir. Ölüm yakındır… Anne son anlarında kızına bir hikaye anlatmaya başlar. Hikaye ters çalışan bir saatin hikayesidir. Tersine akan bir hayatın, hayata yaşlı doğan bir bebeğin hikayesidir.Garip bir rahatsızlıktan dolayı yaşlı doğan bir bebek, aynı gün içinde annesiz ve babasız kalıyor. Bir huzurevinde siyahi bir çift tarafından büyütülüyor(!) Bu yaşlı görünen ama genç adam hayatı huzurevindeki zamanını doldurmuş insanlardan öğreniyor. Tabii herkes gibi onunda hayatına başlayacağı zaman geliyor. Annenin kızına anlattığı bu hikaye filmimizi oluşturuyor. Ve filmimiz yine başladığı yerde bitiyor yani hastanede…

Filmin kadrosu güçlü diyebiliriz. Benjamin Button rolünde Brad Pitt, “the most beatiful gal” Daisy rolünde Cate Blanchett var. Kesinlikle söylemeliyim rollerinin hakkını vermişler. Filmimiz 1918-2005 (Katrina Kasırgası) arasındaki tarihte Benjamin Button adlı karakterimizin hayatını işliyor. Hiç düşünmeden 2008′in en anlamlı Hollywood yapımı diyebilirim. David Fincher Brad Pitt ikilisi yine güzel bir film çıkarmışlar. 159 dk süren filmimiz uzun ama izlerken insanı sıkmıyor. Filmle ilgili yapabileceğim eleştirilerden biri hikayenın tarihle çok içli dışlı olmaması, sadece 2. Dünya Savaşına biraz sürtünüyor geri kalan kısmında tarihe girmekten kaçınmışlar. Ama bunu anlayabiliyorum film zaten bu haliyle bile oldukça uzun. 70 yaşında görünüp bir huzurevinde yaşamanın travması güzel bir şekilde işlenmiş. Aslında bir çocuk olduğunu bilmeyen yaşlı adam… Karşı cinsle yaşadığı yakınlaşmalar, çevresindeki insanların gün geçtikçe solması, kendisinin ise tam tersi şekilde olması hikayemizin eşsiz kısımlarından. Bu eşsiz hikaye çok güzel bir aşkı anlatarak devam etmiş ki burda tekrar tekrar hem yönetmeni hem senaristi tebrik etmek gerekiyor. Bence çok orjinal ve ilginç bir fikir.

2

Film de benim gerçekten hoşuma giden ve bahsetmeden edemeyeceğim şey makyaj olmuş. Brad Pitt amcamızı hem 80 yaşında hem de 20 lerinde görüyoruz. Aynı şekilde Cate Blanchett i de 17 yaşından 80 lerine kadar başarıyla yaşlandırmış ve gençleştirmişler… Süre açısından ağır bir film olsa da filmi izlerken zaman duyumu yitirdim. Film genellikle duygusal yoğunlaşmalar yaşamanıza sebep oluyor. Hikayemiz fantastik öğeler taşıdığından film olarak bazılarımızın hoşuna gitmeyebilir. Ama sinema açısından baktığımda, fikir güzel bir şekilde işlenmiş. Karakterin hayatı ve yaşadığı travmaları ortaya açık bir şekilde sermiş.

4

Son olarak şunu diyebilirim ki bence filmin hakkı verilmiş. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Notum 8/10

Filmle ilgili spoiler içerir. İzlememiş olanların okuması tavsiye edilmez…

- Filmi izlerken düşünmeden edemedim. Benjamin filmimizde Fransa, Rusya, Hindistan gibi ülkelere gidiyor. Bu ülkelere nasıl giriş çıkış yaptığı aklıma takıldı. Filmi izlerken bunu güzel bir şekilde yedirdiklerini fark ettim. Sonuçta bu adam 60 yaşında görünürken pasaportunda 20 yazması gerekiyor.

Share/Save/Bookmark

Alakalı yazılar:

  1. Burn After Reading (2008) - Fargo’yu özleyen var mı? Coen Biraderler, Oscar’lı No Country For Old Men ardından arayı...

Yorumlar ve bağlantı verenler:

  1. a product of your imagination | 12 Ocak 2009, 14:20

    Altın Küre’den eli boş dönmesi garip oldu. Herhalde Oscar’a boğmak için mazerete ihtiyaç duydular :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6
  2. westblood | 13 Ocak 2009, 23:11

    Etkileyici bir film çok güzel bir senaryo umarım bu tarz filmleri Türkiyede de çekerler bir gün.

  3. a product of your imagination | 19 Ocak 2009, 01:14

    Açıkcası Fincher’ın film hakkındaki yorumunu okumuştum ve onunla aynı görüşteyim. Kendisi tam alıntı yapamamla birlikte “Senaryo güzeldi çektik işte.” demiş filme heyecanla yaklaşan gazetecilere. Baya da bir olay olmuştu bu durum. Şahsen filmi izledikten sonra ben de aynı şeyi dedim, tamam evet (senaryo da değil) fikir güzel ama film güzel mi?

    Öncelikle değinilmesi gereken konu hayatı tersten yaşayan bir insan ile empati kurulmasının başarılabilmesi olmalı. Bunu da film sadece başında ve sonunda becerebiliyor. Arada neredeyse bir saatten uzun bir vakit saçmasapan bir şekilde harcanıyor. Özellikle oteldeki kadın ile ilişkisi Button için karakter gelişiminde önemli olsa da uzunluğu açısından faydasızdı.

    Ayrıca filmin kurgusunda kullanılan Hollywood klişelerinin ağırlığı neredeyse içimi öldürdü. Sinekkuşu muhabbeti tam anlamı ile bir fiyaskoydu. Fincher’dan daha akıllıca şeyler beklerdim sanırım amaç sadece gişe olmuş. Onun dışında sanki bir Forrest Gump öykünmesi var gibi, hayatı ilginç bir kişinin tüm hayatının bir anlatıcı tarafından anlatılması ve hayatı boyunca garip insanlarla tanışması dizisi çok da ilginç gelmedi bana. Hele de tanıştığı insanların sırf dikkat çekmek amaçlı yerleştirilmiş sığ karakterler olması oldukça sinir bozucuydu. Yedi kez yıldırım düşen adam kadar gereksiz bir karakter olamazdı örneğin.

    Ben filmi sevmedim ama oyunculuğa ve görüntü yönetmenliğine tam puan veriyorum. Oscarlarda bu filme çok ödül giderse üzülürüm açıkcası, bence en iyi görsel efekti falan alıp ortalıktan kaçmalı. Kişisel görüşüm Fincher’ın da Panic Room’la birlikte en kötü filmi. Ağzımda Terry Gilliam’dan The Brothers Grimm’i izlediğimdeki tadı bıraktı desem yalan olmaz.

    a product of your imagination : a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6
  4. a product of your imagination | 21 Ocak 2009, 23:40

    Forrest Gump benzetmesi yaptıktan sonra imdb’de bakarken senaristin Eric Roth (yani Forrest Gump’ın senaristi) olduğunu atlamış olduğumu farkettim. Bugün benim gibi düşünen bir kısım insandan da stumbleupon sayesinde haberdar oldum.

    The Curious Case of Forrest Gump” adını verdikleri bir video hazırlamışlar. Kimi kısımları abartılmış olsa da filmin şemasının Forrest Gump’a ne kadar benzediğini açıklar nitelikte. Videoya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;

    The Curious Case of Forrest Gump

    a product of your imagination : a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6
  5. Social Disease | 22 Ocak 2009, 07:49

    :) izlemiştim bunu. Evet bunu incelemede yazacaktım benide rahatsız etmişti, ama insanları soğutmamak için yazmadım :D

    Social Disease : Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8Social Disease : 8
  6. a product of your imagination | 23 Şubat 2009, 14:08

    Evet Button, Oscarlardan Görsel Efekt, Makyaj ve Sanat Yönetmenliği ödüllerini çıkarttı. Akademi’yi daha çok sevmeye başladım ben :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6a product of your imagination : 6

Yorum yazın:

İsminiz *

Emailiniz *

Websiteniz

RSS RSS ile yazıları veya yorumları takip edin...

Rastgele

Son Yorumlar

Arşivler

Kategoriler

Bayrak Yarışı