[REC] (2007) - Kayıtta mıyız?

[REC] (2007) - Kayıtta mıyız?

6 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 106 votes, average: 7.67 out of 10 (7.67)
Loading ... Loading ...

Yazan: notilus | 04 Kasım 2008 | Kategoriler: Avrupa, Bağımsız
Etiketler: , , , , ,

Rec’i kısaca özetlemek gerekirse bir muhabirin ve bir kameramanın haber içerikli hazırlamaya başladıkları filmi ve ilerleyen süre boyunca neler yaşadıklarını konu alan, tamamen dinamik çekimlere sahip 85 dakikalık İspanyol yapımı korku-gerilim filmidir.

Bu girişten sonra şunu söylemek istiyorum. Bilmiyorum sanırım kültür gelenek meselesi olduğundandır, hollywood yapımı filmler bana korkunç gelmemektedir. Zaten bilindiği gibi bu filmler genelde kasaptan kilolarca sakatat alıp ortalığa saçılmasını ve oraya buraya kan saçılmasını konusu olarak işler. Tamamen lüzumsuz olmakla birlikte vakit kaybı olduğu gibi ne korku verir ne de başka birşey. Avanak avanak izlediğim bu filmlerin sonunda içimden söylediğim şey “ömrümün iki saatini daha boşune geçirdim” tümcesi olur.

Şimdi rec filmine dönecek olursak burada tipik bir hollywood filminden fazlasını bulacağımız kesin. Ne kadar fazla ne kadar az o konuda net birşeyler söyleyemeyeceğim ama elimden geldiği kadar izah etme çabası içerisinde olacağım yazının kalan bölümünde. Özellikle yönetmen açışından dinamik omuz üzeri kamerasının kullanılması görüş alanımızı epey bir kısıtladığı için işgüdüsel anlamda bir gerginlik yansıtır bize. nasıl mı? açıklayayım hemen.. İnsanoğlu bilmediği karşısında korkar, mekanı farklı açılardan izlebilmek bizi gelebilecek tehlikelere karşı daha iyi hazırlar güvende olduğumuz düşüncesini empoze eder. Tüm film sürecince tek kamera tek bakış açısı bu nedenle önem kazanır. Mekanı farklı açılardan göremez gelecek tehlikelere karşı “b” planları yapamayız.

Bunun dışında 85 dakikalık bir film için performansı ve temposu yüksek bir film olduğunu söyleyebilirim. Zaten daha uzun olması anlamsız olurdu. Bu sıradışı sürede filmi boğmadan izleyiciye aktarma başarısı gösteren herkesin eline sağlık. Yani filmimizin bir diğer artısı da beğenmeseniz bile ömrünüzden eksilecek zamanın diğer filmlere göre daha az olmasıdır.

Muhabir rolündeki bayan başta olmak üzere tüm oyuncuların performanslarını ve kriz anında davranış ile hükümlerini gerçekçi bulduğumu söyleyebilir, Ayrıca filmde fizik kanunlarının yerinde yeller estiği saçma salak efektler olmamasını beğeni ile söylerim.

Filmde kötü görebileceğim bir nokta bu tip konuların artık çok kullanıldığı ve klişeleşmiş olmasıdır, ayrıca binadakilerin dışarıya bırakılmayıp içeriye de adam gibi inceleme ekibi gönderilmemesi saçma geldi bana. Yine şeytan vatikan falan filan var bunlar da yeter artık dedirdiyse bile yine de izlemeye değer.

Sonuç olarak söyleyebileceğim şey şöyle “geren” bir film istiyorum diyorsanız hollywood yapımı bir film tercih edeceğinize bu filmi tercih etmeniz oldukça yerinde bir davranış olacaktır. Filmin sonunda boyunuzda en azından 1mm artış olacağını garanti ederim. 0

Share/Save/Bookmark

Alakalı yazılar:

  1. Interview - Popüler bir aktris, bir savaş muhabiri, bir kamera ve bir ev Film gerçekten başlıktan ibaret, bir savaş/politika muhabiri ünlü bir film...
  2. 2 Days in Paris (2007) - Kadına, erkeğe ve ilişkilere dair Amerika’da yaşayan ve sevgili olan Marion (Julie Delpy) ve Jack...

Yorumlar ve bağlantı verenler:

  1. a product of your imagination | 04 Kasım 2008, 22:07

    Gerilim filmlerini sevmediğimi daha önce söylemiş miydim? Tek sebebi var samimiyetle söyleyim, tırsıyorum. Bugün taze taze Fallout 3 oynarken, Springville İlkokulu bodrumunda yaklaşık 1 saat harcayıp sağa sola saçılmış vücut parçaları içinde salak bir köpek hırlamasının nerden geldiğini ararken ömrümdem yaklaşık 10 saat yedim. Sonra önlü arkalı üzerime saldıran sadistik zırhlı raiderlardan, tavana asılı bir cesedin arkasına saklanarak kurtulmaya çalışırken geberdim. Nasıl atmosfer yaptılarsa ya da nasıl zayıfsa kalbim, yoruldum anasını satayım…

    Özetle oyunda tırsarken filmlerde tırsmam da engellenemez oluyor. Ancak filmlerle dalga geçerek üstesinden gelebiliyorum. Onu da sadece Amerikan “teen slasher”larında (gençleri sırayla kesmece türü) becerebiliyorum. Ciddi ve kimlikli filmler psikolojimi etkiliyor vallahi.

    Eh bu ön bilginin ardından methini çok duyduğum bu filmi izlemeyeceğimi söylesem şaşırmazsınız herhalde :).

    Neyse, yorumunda en çok ilgimi çeken omuz üstü kamera açısının kullanılması oldu. Kesinlikle filmin atmosferini gazladığına eminim. Senin de söylediğin gibi hapsedilmişlik duygusunu pekiştirecektir. Hoş güzel ama ne demişler davulun ses uzaktan güzel. Sen anlat ben yorum yapem, yeter ki izletmeyin bana bunları :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7
  2. notilus | 05 Kasım 2008, 02:11

    Ama şimdi seni gerecek olsa bile mutlaka tadılması gereken bir deneyimi kaçırıyorsun. Özellikle bu film germe katsayısı yüksek bir film olduğundan ve mantıksızlıklarının azlığından ötürü önemli bir yol teşkil ediyor korku sinemasında. Bu benim görüşüm tabi, günümüz sinemasında izlediğim en gerçekçi korku-gerilim filmi diyebilirim o sebeple.

    Fallout 3.. henüz ulaşamadım kendisine ayrıca benim gibi bir insana ulaşmadan önce senin gibi birine ulaşmasını şiddetle kınıyorum. Telef etmeyiniz lütfen oyunu hakkını vererek oynayalım. Yazıktır günahtır. :).

    notilus : notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8notilus : 8
  3. a product of your imagination | 06 Kasım 2008, 15:14

    Biliyorum bunun teen slasher olmadığını ve bu daha tehlikeli ya zaten. Önceki mesajımda da söyledim. Gerecekse ben yokum arkadaş tekrar yazıyorum :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7
  4. Slartibartfast | 13 Kasım 2008, 20:58

    Paranın kokusunu alan holivudun “Quarantine” ismiyle amerikan versiyonunu yaptığını (bugün yarın gösterime giriyor sanırım.) İkinci filmninin yolda olduğunu da belirtiyim. Ben izlemedim bu filmi. Torrent ile inmiyor ühü.

    Slartibartfast : Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8Slartibartfast : 8
  5. a product of your imagination | 14 Kasım 2008, 23:56

    Türkiye’de sinemalara Ölüm Çığlığı adı ile geldi. Torrent falan yalan, sinemada izlemek daha mantıklı bu filmi :)(sizin için dedim).

    Hollywood’un hala anlayamadığı zaten özgün olan bir şeyi bu yapımcılık mantığı ile daha ileriye götürmeyi bırak yerinde saydırmayı beceremedikleri. Gerçi Amerikan seyircisi sağolsun gene de bu defolu yeniden çevrimlerden ilgilerini eksik etmedikleri için bizdeki Maskeli Beşler nasıl tutuyorsa bu filmler de orada para kazandırıyor. Sonumuz hayrolsun :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7
  6. guppee | 03 Ocak 2009, 01:01

    Vuhuhuhuhhh. Film dehşet gericiydi. Klasik korku filmlerinde çok farklıydı çünkü ben hiç bir korku filminde filmdekilerle birlikte olayı yaşamamıştım. Kaçmak istedim, gerildim hatta şok anını ben de yaşayıp problemin ne olduğunu merak etmektense çözümler ürettim kafamda.

    Filmdeki en büyük falso ölenlerin dirilmesiydi bence. Filmi klasik bir zombi filmi haline geliyordu. Fakat öldürmek çözüm olsaydı film de çok anlamlı olmazdı. Çeliştim kendimle şimdi…

    Filmin en sevdiğim yerlerinden biri de insanların öldürme gazı, kahramanlık veya liderlik havası olmamasıydı. Bu sayede olay gerçek bir kamera kayıdı gibi, belgesellerde yapılan canlandırmalar gibi birşey haline gelmiş. iyiydi ya ne biliyim hala etkisindeyim.

    guppee : guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7guppee : 7
  7. a product of your imagination | 03 Ocak 2009, 01:27

    O kadar direnmeme rağmen filmi sonunda izledim. Tabi ne beklediğini bilerek ve temkinli yaklaşarak zararları minimuma çekmeye çalıştım :). Film zaten korku filmi klişelerinden gocunmuyor. Beklediğiniz anda tahmin ettiğiniz olay gelişiyor. Çok da büyük bir twist olmadığı için filmin “aha geliyorum” dediği anlarda derin bir nefes almanız ağırlığı hafifletiyor.

    Bu öncüllere dayanarak izledim filmi fakat gerilmediğimi söylemek yalan olur. Bu tür filmlerde beğenmediğim klişeler yerine seyirciyi oyuna katmak ve hikaye anlatımı açısından gerçekliği kendine seçmesi akıllı bir gerilim filmi olmasını ve sürüden sıyrılmasını sağlıyor.

    guppee’nin de belirttiği gibi filmin kahramansız ve öldürme anlarında bile insanlığını kaybetmiyor olması merkezdeki gerçeklik olgusunu besliyor. Ayrıca kameramanımız Pablo’nun yüzünü asla göstermeyerek de çok güzel bir tercih yapmışlar. Seyirci Pablo ile kendini özdeşleştiriyor, onun yüzünü görüp korkanın kendisi değil de o olduğunu teyit etmek istiyor. Fakat bu isteği film boyunca asla tatmin edilmiyor, filmdeki parçamız Pablo asla rolünden vazgeçmiyor.

    Ayrıca sondaki ablamın vücuduna da hayran kaldığımı söylemek istiyorum. Güzelmiş :).

    a product of your imagination : a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7a product of your imagination : 7
  8. gulahgula | 04 Şubat 2009, 00:10

    Quarantine ile REC her şeyiyle aynı!Dekor,set düzeneği,replikler her yer aynı!Bravo Hollyw!
    İspanyolca sevenler buradan yaksın.Jennifer Carpenter sevenleri Qurantine’ye alalım.

    gulahgula : gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8gulahgula : 8

Yorum yazın:

İsminiz *

Emailiniz *

Websiteniz

RSS RSS ile yazıları veya yorumları takip edin...

Rastgele

Son Yorumlar

Arşivler

Kategoriler

Bayrak Yarışı